25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Kadına yönelik şiddet ülkemizde ve dünyada en önemli sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. Bu sorunun çözümüne ilişkin uluslararası alanda çeşitli konferanslar yapılmakta, sözleşmeler düzenlenmekte ve toplumları bilinçlendirme faaliyetleri yürütülmektedir.

Türkiye’de bu yıl içerisinde kadına yönelik şiddet ile mücadelede hayal kırıklığı yaratan bir olay yaşanmıştır. İstanbul Sözleşmesi; imzacı devletlerin hukuki, siyasal, sosyal ve eğitim başta olmak üzere pek çok alandaki kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin bakış açısını düzenleyici ve dönüştürücü rol oynamaya aday uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşmenin anlamından bağımsız olarak yürütülen tartışmaların endişe verici olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede ulusal mevzuatımızdaki tanımlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca hazırlanan Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele 4.Ulusal Eylem Planı’nda (2021-2025) yer alan bilgileri sizlerle paylaşmak isteriz.

Öncelikle ulusal mevzuatta kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici ve koruyucu tedbirlerin düzenlendiği temel metin olan 6284 Sayılı AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN’undaki kadına şiddet ve ev içi şiddet tanımlarına yakından bakalım. Bu kavramlar ne ile mücadele edildiğinin altının çizilmesi yönünden oldukça önemlidir.

   6284 Sayılı Kanun’a göre; 

  • “kadına yönelik şiddet”: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranışı,
  • “ev içi şiddet” ise: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti, ifade etmektedir.

   6284 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’ne ise bu tanımlara ek olarak;

  • “tek taraflı ısrarlı takip”: Tek taraflı ısrarlı takip: Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın , şiddet uygulayanın , şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı, şeklinde tanımlanmıştır.

Kadına yönelik şiddetin boyutu hakkında bilgi sahibi olabilmek için dünyada ve Türkiye’de hazırlanan saha araştırma raporlarının verileri bizlere yol gösterici olacaktır.

Dünya genelinde yapılan araştırmalarda; BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi İstatistik Bölümü tarafından yayınlanan “Dünya’da Kadın: Eğilimler ve İstatistikler” 2020 yılı raporunda; 15-49 yaşları arasında olan kadın ve kız çocuklarının %18’inin son 12 ayda eşi veya partneri tarafından fiziksel ve/veya cinsel yakın partner şiddetine maruz kaldığı tahmin edilmektedir. 

Kadınlar şiddetle mücadele etmenin yanı sıra toplumsal cinsiyet temelli şiddete dayalı cinayetlere de maruz kalmakta ve öldürülmektedir. Dünyadaki kadın cinayetlerine ilişkin birkaç rapordan derlenen verilere göre;

  • Dünya çapında her gün 137 kadın yakın partneri veya aile bireyi tarafından kasten öldürülmektedir.

  • Toplam cinayet fiilleri içinde kadın maktulleri oranı %20 iken (erkek: 377 bin, kadın: 87 bin), yakın partner bağlantılı cinayetler içerisindeki kadın oranının %82’ye çıktığı görülmektedir (kadın: 30 bin, erkek: 7 bin).

  • Kadınların %24’ü bir aile bireyi tarafından, %34’ü yakın partneri tarafından, %42’si ise aile dışındaki biri tarafından öldürülmektedir.

  • Kasten öldürülen tüm kadınlar içerisinde yakın partneri ya da aile üyeleri tarafından öldürülen kadın oranında 2012-2017 yılları arasında yüzde 9 puan kadar artış gerçekleşmiştir. (2012: %42; 2017: %58).

Dünya genelindeki verilerin yanı sıra Türkiye’deki verilere bakmak gerekirse; kadına yönelik aile içi şiddete ilişkin en kapsamlı saha araştırması olan Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Nüfus Etütleri Enstitüsü ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) iş birliği ile hazırlanan 2008 ve 2014 Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmaları raporlarına göre;

  • Türkiye’de yaklaşık her 10 kadından 4’ünün partneri tarafından yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır.
  • Türkiye genelinde, her 10 kadından yaklaşık 3’ü en az bir kez ısrarlı takibe maruz kalmıştır.
  • Türkiye genelinde kadınların, yaşamlarının herhangi bir döneminde maruz kaldıkları psikolojik şiddet oranı %44, ekonomik şiddet oranı %30, cinsel şiddet oranı ise %12’dir.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı verilerine göre 2016 yılında 303, 2017 yılında 353, 2018 yılında 279, 2019 yılında 337 ve 2020 yılında 267 kadın 6284 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilen kasten öldürme fiilleri sebebiyle hayatını kaybetmiştir.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre ise; 2008’de 80, 2009’da 109, 2010’da 180, 2011’de 121, 2012’de 210, 2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında toplam 3.185 kadın öldürülmüştür.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede neler yapılması gerekir?

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede ülkemizde atılması planlanan adımlar, Ulusal Eylem Planı’nda belirlenen 5 ana hedef şunlardır:

  • HEDEF 1

    Mevzuatın gözden geçirilerek etkin uygulanması ve mağdurların adalete erişiminin kolaylaştırılması.

  • HEDEF 2

    Şiddete sıfır tolerans anlayışının tüm plan, program ve politikalara yerleştirilmesi.

  • HEDEF 3

    Koruyucu ve önleyici hizmetlerin etkin sunulmasına yönelik kurumsal kapasitenin geliştirilmesi.

  • HEDEF 4

    Şiddetle topyekûn mücadele için toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılması.

  • HEDEF 5

    Sistematik, güvenilir ve karşılaştırılabilir verilerin toplanması ve istatistiklerin üretilmesi.

Nirengi Derneği olarak hem Ulusal Eylem Planı’ndaki hedeflerin hem de 6284 Sayılı Kanun’daki hükümlerin hayata geçirildiği, kadına yönelik şiddetin sorun olmaktan çıkarıldığı ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir dünya ve Türkiye diliyoruz.

KAYNAKLAR