4. Yargı Paketinde Gerçekleşen Değişiklik Hakkında

Kamuoyunun gündeminde 4.Yargı Paketi olarak bilinen ve TBMM tarafından kabul edilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ilgili 13.maddesi çerçevesindeki görüşlerimiz şu şekildedir:

  • Öncelikle, kanun teklifinin 13.maddesi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100.maddesinde aralarında kasten öldürme, cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarının da yer aldığı katalog suçlarında şüpheli/sanıkların tutuklu yargılanmalarına ilişkin koruma tedbiri kararı verilebilmesi için aranan kuvvetli suç şüphesi ifadesinin önüne “somut delile dayanan” ibaresinin eklenmesidir.

    Gündemde tartışmalara neden olan husus “somut delile dayanan” ibaresindeki somut delilin ne olduğuna ilişkin bilgi karmaşası ve endişesidir. Ceza hukukuna göre dava veya soruşturma dosyasında yer alan her şey somut delildir. Buna göre adli tıp raporları, keşif tutanakları, sosyal inceleme raporları ve MAĞDURUN İFADESİ gibi pek çok delil somut delil ibaresinin içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklik ile “mağdurun beyanının” artık somut delil olmaktan çıkarıldığı anlayışı ve bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır.

    Bununla birlikte ülkemizde ve dünyada kanun maddelerinin yapılışı kadar uygulaması da büyük önem teşkil etmektedir. Yargılamalarda sınırlı konular için belirlenen sanığın lehine yorumlama ilkesi uygulanırken denge bozularak ve ceza hukukunun yaptırım amacı ile gücü etkisiz hale getirilerek mağdurun aleyhine sonuç doğuran pek çok karara imza atıldığını sıkça gözlemlemekteyiz. Haliyle bu ve benzeri kararlar ile İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshi gibi gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kamuoyunun haklı endişesini paylaşıyoruz.

    Ancak bu endişe ve karmaşanın mağdurlar üzerinde olumsuz ve travmatik etkilere yol açmasının ve istismara maruz kalan bireylerin veya bakım verenlerinin cesaretinin kırılarak adli makamlara bildirimde bulunmaktan kaçınmalarına neden olmasının önüne geçmek istiyor ve bunun için çalışıyoruz.

    Bu nedenlerle öncelikle bilinmelidir ki; “somut delil” şartı mağdurun beyanını dışlayan bir ibare değildir. Mağdurun beyanı, belirli şartlar çerçevesinde (tutarlı olması, hayatın olağan akışına aykırı olmaması vb.) somut delildir ve Mahkemelerin mahkumiyet kararlarına esas alınmaktadır.

    Uygulamada da tüm sivil toplum kuruluşlarının, özellikle mağdur vekillerinin ve kanun uygulayıcıların (savcı, polis, hakim) söz konusu kanun değişikliğinin bu çerçevede yorumlanarak uygulanması noktasında iş birliği içerisinde olması gerekmektedir. Bu durum hukuk devleti olmanın bir gereğidir.

    Nirengi Derneği olarak; bu uygulamadaki eksikliklerin ve yanlış uygulamaların önüne geçmek için kararlılıkla çalışıyoruz. Bu çerçevede hayata geçirmiş olduğumuz İstismara Karşı Destek Hattı (0850 216 53 67) ile mağdurlara, bakım verenlerine veya suç şüphesi ile karşılaşan yetişkinlere adli mercilere bildirim ve süreç hakkında ücretsiz psikososyal danışmanlık ve yasal destek hizmeti sunuyoruz. Hattımıza ulaşan kişilere yukarıdaki anlayış ve kararlılık ile destekte bulunacağımız hususlarında kamuoyunu bilgilendiririz.

    Saygılarımızla,

    Nirengi Derneği